Her Güne Bir Nefes (3. Gün)
#hergunebirnefes turumuzdan tekrar merhaba,
Dün, beklenmedik bir yoğunluğum oluşunca paylaşım yapamadım, şimdi kaldığımız yerden devam ediyorum.
Öncelikle sorduğunuz sorular ve gelen cevaplar sadece sizin ya da benim değil, herkesindir <3
O yüzden sorularınızla katkı olduğunuz için, cevaplarımla katkıya aracı olmama fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Gelen soruların hepsi birbirinden kıymetli…
O zaman hemen başlayalım;
Soru; “Çocuklarımı büyütürken onları maalesef dayakla, hakaretle, yoklukla, büyüttüm çünkü bende şiddet ve hakaretle büyüdüm. İnsan gördüğünü işlermiş. Sonradan anladım ki yanlışmış. Şimdi oğlum geçmişin acısını alıyor benden ikisi de tiksiniyor nefret ediyorlar yaşattığımı yaşıyorum ne yapmalıyım yardımcı olur musunuz” demiş sevgili Birsen Hanım
Öncelikle şunu belirtmek isterim, “hergunebirnefes” uygulaması nefes konusundaki sorularınıza yanıt olabilmek, rehber olabilmek için yaptığım bir paylaşımdı ve sizin konunuz için giriş aşaması nefes konusunun biraz dışında kalıyor. Yine de tabi ki elimden geldiğince cevaplamaya çalışayım sorunuzu.
Bu soruyu birkaç madde ile açayım
- Bizler hep etrafındakileri değiştirmeye meyilli insanlarız ne yazık ki, herkes ya çocuğunu, ya annesini, ya babasını, ya kocasını ya karısını ya sevgilisini, ya patronunu, ya elemanını, ya iş arkadaşını, sistemi, ülkeyi… Yani mutlaka biri ya da birilerini değiştirmeye çalışıyor. Oysa onca kişiyi değiştirmeye çalışmaktansa, onların değişmesi için çaba harcamaktansa, vakit kaybetmektense, enerji tüketmektense kendimizi yani düşünce/zihin yapımızı değiştirmek çok daha kolaydır diye düşünüyorum. Çünkü şu bir gerçek bu güne kadar kimse bizim istediğimiz şekle dönüşmedi ve bundan sonra da dönüşmeyecek… Ta ki, kendisi, kendi adına değişmeyi isteyene dek… Dolayısıyla çocuklar sizinle iletişime geçmek isteyene kadar onlara yapabileceğiniz bir şey şuan için pek yok diyebiliriz. O yüzden bütün iş sizde önce bu konuda anlaşasım
- Bizim kuşağımız genel olarak bakıldığında bol travma ve dayakla büyümüş bir nesil, ben de bundan nasibini hakkıyla alanlardanım. Dolayısı ile bu süreci kabule geçmek ve şifalamak çok kolay olmuyor. En azından benim için olmamıştı umarım sizde kolay olur. Burada da çocuklardan önce kendi yaşamınıza bakıp kendinizi affederek işe başlamak önemli. Siz kendinizle olan ilişkinizi düzelttikçe işler daha iyiye gitmeye başlayacaktır. İlk etapta “onun yüzünden şöyle oldu”, “şunun yüzünden bunu yapamadım” cümleleri havada epeyce uçuşuyor bununla birlikte bu haklı – haksız, suçlu-suçsuz kısmına girersek işin içinden çıkamayız. Çünkü sizin cephede siz, karşı cephede de karşınızdaki kişi haklıdır. Bir karikatür var çok hoşuma giden yerde bir rakam yazıyor ve bir başından bakıldığında 6 diğer taraftan bakıldığında 9 olarak görüyor… Sayı aynı ve değişmiyor ve ikisi de doğru. Yapılması gereken tek şey var, birbirlerinin yerine geçerek bakış açısını değiştirebilmek…
- Her türlü öfkenin ve kaba kuvvetin arkasında derin bir güçsüzlük ya da çaresizlik saklıdır. Kişi çaresiz kalır, kendini güçsüz hisseder, belki elinden bir şey gelmiyordur, belki ne yapacağını bilmiyordur, belki onu kimse dinlemiyordur vs. ve işin içinden çıkamayarak öfkelenir o zaman da içerideki öfkenin dışarı çıkması gerekir bu durumda da kişi ya kendisine, ya etrafına ya da eşyalara zarar verir. Bu zarar verme yani dayak aşamasına geçiş bir süreçtir. Dolayısıyla annenin o dayağı atmasının arkasındaki çaresizliği ya da korkuyu görmek gerekir önce. Bu korku ya da çaresizlik anneanne ya da büyük anneanneden de devrederek büyüyerek geliyor olabilir. Bunu farkındalıkla gözlemlemek, yorumlamadan sadece izlemek bazı şeylerin kendiliğinden çözülmesini sağlayacaktır. Belki bir süre yapacağınız bağ kesme ve helalleşme çalışmaları da yaşamınıza fayda katacaktır.
- Çocuklarınızla arayı düzeltmeye çalışmadan önce annenizle olan ilişkinizi düzeltmeniz önemlidir. Hayatta olsun ya da olmasın onunla helalleşmeniz ve bağ kesmeniz sizin yolunuzu açacaktır. Eğer bunu başardıysanız çocuklarınızla arayı düzeltmek istiyorsanız ilk başta dediğim gibi onlar istemeden bunu başarmanız çok kolay değil. Bu durumda sadece onların farkındalıklarının açılması ve gerçekleri kolaylıkla algılamaları için dua edebilirsiniz. Sizi sevmeleri ya da size yakın olmaları için ettiğiniz dualar muhtemelen onların sizden daha uzaklaşmasına neden olacaktır. Çünkü yakın olmak isteyen onlar değil, sizsiniz. Ve ne kadar yakın olmaya çalışır, bu konuda ısrarcı olursanız karşı tarafı mıknatıs gibi itersiniz.
- Burada yaşamınızın her anında, istediğiniz kadar yapabileceğiniz çok kolay bir o kadarda etkili ho oponopono yönteminden bahsedeyim
Özür dilerim
Seni seviyorum
Lütfen beni affet
Teşekkür ederim
Bu dört cümleyi aklınıza gelen her an çalışmak istediğiniz kişinin ismini her cümlenin başında söyleyerek yapabilirsiniz.
Yani Dilek özür dilerim
Dilek seni seviyorum
Dilek lütfen beni affet
Dilek teşekkür ederim gibi
Bir sayı sınırı yok, ilişkileriniz düzelse bile söyleyemeye devam edebileceğiniz harika bir çalışmadır. Bu dörtlüye isterseniz “Sana hakkımı helal ediyorum”, “ lütfen sende bana hakkını helal et” cümlelerini ekleyebilirsiniz ki, eklerseniz iyi olur
Bu teknikle ilgili detaylı bilgi için, henüz okumadıysanız zero limit isimli kitabı okuyabilirsiniz
- Nefes kısmına gelirsek; Bu tip travma durumlarında daha çok bilinçaltı düzeyinde çalışmalar yapılabilir. Günlük yapılan egzersizler yaşam kalitesini anlık yükseltir, gününüzü daha verimli yaşamanızı sağlar bununla birlikte alacağınız uzman desteği ile kalıcı çözümler oluşturulabilir.
Günlük yapacağınız bir egzersiz olmasa da bu konuda nefesle birlikte arınma ya da bağ kesme çalışmaları yapabilirsiniz.
Mesela şöyle bir çalışma olabilir; her gece yatarken tam uykuya daldınız dalıyorsunuz veya her sabah uyandığınızda daha uyku uyanıklık arasında burnunuzdan 10 derin nefes alın ve verin. Önce anneniz, anneanneniz, büyük anneanneniz ile helalleşme ve bağ kesme çalışması yapın, sonra kendinizi affetme, onurlandırma çalışması yapın en son ise çocuklarınızın farkındalıklarını kazanmaları, hakikati görmeleri ve onlarla sağlıklı iletişim kurabilmeniz için çalışmanızı yapın ve üzerine üç derin nefes daha alıp verin. Yalnız bu nefesleri alırken tüm bunları olmuş gibi içinize çekin, nefes verirken fark ettiğiniz direnç, inanç, kalıp, engel ne varsa nefesle birlikte bedeninizden ve enerji alanınızdan çıkarttığınızı ingeleyin. Sonra üç nefes daha alıp verin. Birincisinde derin bir nefes alın ve huzurla nefesi ağzınızdan bırakın, ikinci nefesi de uzun uzun doya doya alın ve olabildiğince uzun sürede gülümseyerek verin, sonra derince bir nefes daha alın yapabildiğiniz kadar sesli ya da kahkaha atarak nefesinizi verin, şükür ve teşekkür ederek çalışmanızı bitirebilirsiniz.
Şifa olması niyetiyle
Sevgi ve ışıkla
Dilek Torun
Kategori : Blog Yazıları