Hayata Mektup

Dilek Torun - Mektup0Dilek Torun - Mektup1Dilek Torun - Mektup

 

 

 

 

 

 

 

 

Hayata Mektup

Canım mandala yapmak istedi fakat malzemelerdeki teknik eksiklik nedeni ile yapamamıştım. İçimde de öyle bir boyalarla buluşma isteği vardı ki, evdeki boya kitabımın sayfalarını karıştırırken bunu gördüm…

Ve bu resmi gördüğüm ilk andan tamamlanana kadar içimden geçenleri yazıya dökmeden ve sizlerle paylaşmadan duramadım…

O zaman başlayayım;

Kendime, zihnime, aklıma, ruhuma, sevdiklerime, sevenlerime, memleketime, ülkeme, kıtama, dünyaya, kâinattaki her bir zerreye niyetlerimin mesajıdır…

Zemin dünya ise, desenler çeşitlilik, renkler çeşitliliğin güzelliğidir

Zemin olmadan renk, renk olmadan çeşit olmazdı elbet bununla birlikte şimdilerde ise renk varsa dünya var

 

Rengine sahip çık, değerini bil, dünyada dokunduğun yerde bıraktığın izleri düşün

 

Yanındaki renklerle uyumlu ya da uyumsuz olman fark etmeksizin dünyayı nasıl güzelleştirdiğini fark et

 

Renkler ya da çeşitler olmasaydı dünya dümdüz, tatsız, tuzsuz, renksiz, çeşitsiz olurdu ve o zaman nasıl öğrenir, gelişir, dönüşür, ilerleyebilirdik ki?

 

Barış denen şey önce ruhunda olmalı, sonra kalbinde, sonra zihninde…

Ancak o zaman deneyimlersin o duyguyu bedeninde…

 

Hayatta en büyük gayelerinden biri gönül güzelliğin olsun

Gece yastığa başına koyduğunda; “şükür bugün de hem kendi gönlümü hem temas ettiklerimin gönlünü hoş tutabildim” diyebilesin

 

Adalet olsun yolun, hem de öyle sadece kendin için değil, herkes için…

 

Daima hatırında olsun ki; kimse kimseden değerli ya da değersiz değildir. Teraziye koyduğunda her ruh eşit gelir kefelerde, teraziyi oynatan ruhlar değil, renklerdir her zaman…

Sen, adillikten yana ol ve o renklerden birbirine aktarıp dengeyi bul, yeni renkler üret dünyaya farklı bakış açıları ve farklı yollar niyeti ile…

 

Hiçbir zaman tek başına dünyayı değiştiremezsin belki fakat kendi iç dünyanın lideri olup değişime öncülük ederek sendeki güzelliğin, sevginin, adaletin, ilmin, idrakin, iradenin ışığını yayabilirsin tüm dünyaya

 

Bazen yıldığın, yorulduğun, bazen düştüğün, bazen yenildiğin, kaybettiğin, vazgeçtiğin AN’lar olabilir hayatında…

Olsun varsın, sen rahat ol, içini ferah tut yeter ki, onların her biri tıpkı bir tablonun renkleri gibi, hepsi bizi biz yapan, bütünün içinde yerimizi aldıran, değerimizi ve önemimizi hatırlatan AN’lar sadece…

 

Çok sıkıştığında, bunaldığında ya da çıkış yolu bulamadığında isyan etme, o zihninde dolaşan hikâyeyi hatırla ve “Bu da Geçer Ya Hu” diyerek nefesinle ruhunu tazele…

 

Atalet, depresyon ya da başka bir şey fark etmez bunlar dozunda oldukça ve sonucu üretime döndükçe kuluçka evresidir senin için, umutsuzluğa kapılmak yerine oradan neyle ve nasıl çıkacağını planla daima…

İşte o zaman sen o süreci yönetmiş olursun. Değerini hep hatırla ve o düştüğün anların seni yönetmesine izin verme

 

Hayatın bir avuç pıt pıt atan kalpten, hayattaki huzur limitlerin kafandaki düşüncelerden, Rabbine ve kâinata olan yakınlığın nefesinden ibaret hatırla

 

İşte tam da bundan sebep kalbini temiz, düşüncelerini dingin, nefesini açık tut mutlaka

 

Kendine koyduğun mesafe kadar dünyaya olan mesafen!

Peki, o mesafende neler var bilir misin?

 

Belki korku, kızgınlık, kırgınlık, üzüntü ve nefret var bilmiyorum ama bildiğim tek şey onların senin sana olan ve Rabbine olan mesafeyi uzattığıdır, hatta kim bilir belki de nerdeyse ipleri koparacak kadar uzaklaştıran şeylerdir, dön bak içine… O zaman anlarsın aradaki mesafeyi…

 

Sevgi, şefkat, merhamet, değer, anlayış, adalet vardır belki de içinde şuan okurken bile içinde kıpraşıp yüzüne gülücükler konduran iste bunlarda seni sana, Rabbine ve dünyaya yaklaştırıyor hissettin mi?

 

Değerlerine (önceliklerine) önem ver, zamanla değerlerin değişebilir bu normaldir fakat o değişimin sebebi sadece ya da önce sen olmalısın.

Kimse için kendinden ya da değerlerinden vazgeçme, eğer başkaları için bir şey yapacaksan değerlerine sahip çık ve onları güçlendir

 

Yaratılmış her şey canlıdır bunu hep hatırla, bir çiçeği kopartmakla koklamak arasındaki farkın farkında ol,

 

Ağacın gövdesine ismini kazırken o gövdenin ağacın bedeni olduğunu hatırla mesela,

 

Bir koltuğa otururken o şekle gelmek için geçtiği sürece saygı duy ve o kadar yollan sonra seni taşıdığı için teşekkür et mesela,

 

Saçını tararken nazik ol, her bir saç telinin kıymetinin farkında ol ve onları kırma mesela,

 

Su içtiğin bardağın kaç derecelik ateşlerde yanarak sana hizmete geldiğini anımsa ve onun o zorlu yolculuğuna saygı duyarak suyunu yudumla mesela

 

Elinde tuttuğun telefonu tasarlayan, üreten, renklendiren, paketleyip sana ulaştıran her cana teşekkür et, seni dünya ile iletişim halinde tuttuğu, sevdiklerinle istediğin an görüşme imkânı sunduğu için zenginliğini hisset mesela,

 

Ağzına giren her lokmaya ve onun tohumunu üreten, eken, mahsulü toplayıp sofrana kadar ulaşmasında hizmet edenleri de şükür ve teşekkürle hatırla mesela

 

…………

 

Ve tabii her gece yatarken ve her sabah kalkarken, önce kendinle sonra yaratılmış her bir zerre ile helalleşmeyi alışkanlık edin kendine ve hisset helalleştiğinde ruhunda oluşan huzuru ve hayatına akıp gelen güzellikleri

 

 

Kâinatta her şeyin bir varoluş sebebi olduğunu mutlaka hatırla…

 

Olan her neyse; senin içine iyi gelmeyebilir, canını sıkabilir, seni üzebilir, sevdiklerinle belki arana girebilir, mantığına ters gelebilir, değerinle uyuşmayabilir fakat kâinatın içinde olan her ne ise olması gerektiği içindir…

 

Sonucunda ya bir ders verir, ya da dersini tamamlamana yardım eder ya da yeni fırsatlar oluşmasına aracılık eder…

Yani, senin küçük resminde sana rahatsızlık verse de büyük resimde OL’ması gerektiği için ve en üst mertebeden Yaratanın ‘OL’ iznini verildiği içindir…

 

Bir yerlerde, bir şeyler yapıyorsan içinden geldiği ya da sana iyi geldiği için yap

Bir başkasına kendini ispatlamak, kendini göstermek, övgü almak, teşekkür almak, alkış almak vs için yapma!

Çünkü bunlar beklentidir ve beklediğini alamayan insan ya kendisi ya da çevresi için tehlikeli olabilir.

 

Beklentilerinden özgürleşmeye çalış o da olmuyorsa en aza düşürmeye çalış.

Ne kendinden, ne ailenden, ne sevdiklerinden, ne patronundan, ne arkadaşlarından ne de gönül verdiğin kişi ya da kurumlardan beklentin olmasın. Beklenti bir (-) frekanstır ve sen ne kadar beklersen o senden o kadar kaçar, dolayısı ile senin de moral ve motivasyon seviyen istediğin gibi olmayacaktır.

 

Kendini tüm kalıplarından, inançlarından, takıntılarından, bağımlılıklarından, korkularından, endişelerinden, beklentilerinden özgür bırak çünkü sen bunu hak ediyorsun…

 

Bu dünyada senden bir tane daha yok milyarlarca zerre içinde bir tanesin ve bu hayatı en iyi, en keyifli ve huzurlu şekilde yaşamayı hak ediyorsun… Bir başkasının senin için ne yaptığını önemseme, sen kendine en iyi şekilde davran yeter.

Sonuçta “herkes kendi kabı kadar o da aldığı kadar” bu sözü de hatırlat kendine her zaman

 

Şimdi derin bir nefes al ve kendi önünden çekil…

Açılsın bütün kapılar…

Yıkılsın bütün duvarlar…

Dağılsın bütün kalıplar….

Görünsün, duyulsun, hissedilsin her nefeste Yaratan

 

Sevgiyle

Dilek

01.03.2022

Kategori : Blog Yazıları