Mutlu Olduğumuzu Sandığımız Ailemiz…

ilişik yaşanan ilişkiler 2

Mutlu olduğumuzu sandığımız ailemiz…

Dışarıdan baktığımızda ailemizle ilişkimiz çok güzeldir. Hem seviriz hem de seviliriz. (Yada tam terside olabilir faketmez) Ancak bazen ailelerimizin kendince doğru olduğunu düşünerek bize aşıladıkları fikerler, alışkanlıklar ya da kalıplar bizim hayatımızda çoktan kendi engelimiz olmuştur.

Her ne kadar annemiz – babamız yani canımız olsalarda bizlerin de kendi doğrularımızı yaratmamızı kabul edemezler.

Kimbilir benim gibi kaçınız annenizin ya da babanızın bir sözüyle kendinize engeller, sınırlar koydunuz ve kaçınız bu sınırlar yüzünden kendinizi ve çevrenizi üzdünüz.

Kendimden basit bir örnek vereyim ve sizde şöyle bir hayatınızı gözden geçirin bakalım.

Daha 3. Yaşıma girecektim, çok heyecanlı ve mutluydum ve tüm sevdiklerimi yanımda görmek istiyordum. Anneme gidip, tek tek gelmesini istediklerimin isimlerini saydim bugün benim doğum günüm çağıralım gelsinler dedim. Annem ise bana; “doğum günü kutlamaya kimse çağırılmaz, çağırırsak hediye almak zorunda bırakmış oluruz ayıptır, bilen kendi isterse gelir” demişti. Bende o gün oturup bir yandan “kim gelir ki bugünü bilmeden” diyerek ve insanları da masrafa sokmak istemeyerek beklemeye koyuldum. Sadece babaannem ve dedem gelmişti. Çok üzülmüştüm sevdiklerim yok diye. Ancak asıl sorun o günden sonra başladı…

Ben son 2 yıl öncesine kadar soran kimseye doğum günü tarihimi veremedim sırf onları masrafa sokmak zorunda kalmamak için. Bazen nasılsa seneye kadar unuturlar düşüncesiyle geçtikten sonra söylerdim ve olur da bana doğum günümde ya da herhangi bir günde hediye gelirse yerin dibine girerdim utancımdan. Cocukken eve gelen misafirler çikolata, şeker vs. getirdiklerinde alamazdım, alsam nereye saklayacağımı şaşırır koltukların arasına, yastıkların arkasına saklardım. Ve hep üzülürdüm acaba parası varmıydı, bunu alınca dara düştümü diye.

Hediye ve doğum günü konusu benim en korkulu rüyalarım gibiydi. Hiç gelen bir hediyeyi mutlulukla alamaz bazen almadan geri bile yollardım. Ama ben hiç bıkmadan usanmadan herkese çoğunluklada bütçemi aşan hediyeler alırp verirdim.

İşte, bir annenin kendince doğru olduğunu düşünerek söylediği bir cümle ve ardından, hem kendisinin, hem çoçuğunun hemde ailesin tüm al-ver dengesini, tüm bolluğunu ve bereketini sarstığının, hem kıtlık bilincini yarattığının, hem de değersizlik duygusunu aynı anda yarattığının bir örneği.

Şimdi artık herkese rahatlıkla dogum günü tarihimi verebiliyorum, kimseden hediye bekletisi olmadan yaşıyorum gelen hediyeleri sevgi ve mutlulukla alıyor ve imkanım dahilinde tüm sevdiklerime kendimi zorlamadan hediyemi verebiliyorum. İşte bu özgürlüğü hissetmek ve yaşamak gerçekten çok keyifli…

Ailenizle aranız isterseniz çok iyi, isterseniz çok kötü, isterseniz tam kıvaminda olsun farketmez. Bugünden itibaren oturun ve bakın, size ait olmayan hangi kalıpları ya da alışkanlıkları onlar aracılığı ile hayatınızda sürdürüp gidiyorsunuz mutsuzlukla…

Kendiniz olabilmenin mutluluğunu ve özgürlüğünü doyasıya yaşamanız niyetiyle

Sevgi ve ışıkla kalın
Dilek Torun

11.11.2013

Kategori : Blog Yazıları , Genel

Yanıt Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>